Toplum, ortak bir coğrafi mekandan, kurumsallaşma davranış biçimleri sergileyen ve bir arada yaşayan bireylerden oluşmuş bir bütündür. Toplumu oluşturan bireyler arasında düzenli ilişkiler ve davranış kalıpları vardır. Davranış kalıpları, dil ve kültür sayesinde oluşur. Toplumun sahip olduğu bu davranış kalıpları zamanla değişebilir.
Sosyolojide kurum, kültürün ve insanların yaşam tarzlarının biçimlendirilmiş bir parçası anlamında kullanılır. Toplumun temel ve önemli ihtiyaçları çerçevesinde teşkilatlanmış ve bütünleşmiş değerlerin, kuralların ve davranış kalıplarının bileşimi olan sosyal kurumlar, sosyolojik yöntem ve tekniklerle inceleme yapan bir toplum bilim dalıdır.1 Toplumsal ihtiyaçların karşılanması için, biçim ve yöntemlerin süreklilik hallerini ifade etmek için kurum sözcüğüne başvurulur.2
Kurumlar bireylerin ihtiyaçlarını karşılama amacıyla ortaya çıkmıştır. Kurumlar içerisinde her bireyin bir rolü bulunmaktadır. Bu roller, bireylerin bulunduğu toplumun beklediği davranışlardır. Birey birden fazla statüde birden çok role sahiptir. Örneğin, bir kadın bir kuruluşta yönetici olabileceği gibi aynı zamanda hem anne, hem eş, hem de çocuk olabilir. Kadının yönetici rolündeki konumundan sergilenmesi istenen davranışlarıyla anne rolündeki konumundan beklenen davranışlar aynı değildir. Yani bireyin her rolünde beklenen davranışlar farklıdır.
Kurumsal sosyoloji; toplumu, toplumsal olaylardan ziyade, karşılıklı olarak birbirlerine uyarlanmış ve bağlı kılınmış kurumların oluşturduğu yapısal toplum olarak ele alınan ve bu bütünlüğü inceleyen sosyolojinin bir alt dalıdır. Bu çerçevede belli temel kurumlar belirlenmiştir. Bu kurumlar (aile kurumu, ekonomi kurumu, din kurumu, siyaset kurumu, eğitim kurumu, boş zamanlar kurumu gibi) öncelikli olarak tek başına ele alınır ve daha sonra kurumlar arası ilişkiler ve kurumların birbirleri üzerindeki etkileri incelenir.
Aile kavramını tam anlamıyla tanımlamak çok zordur. Çünkü aile kurumu belli bir süreç içinde ele alındığında daha farklı fonksiyonların ortaya çıktığı görülür. Bu sebeple basit şekilde aile kavramını tanımlayacak olursak; aile, iki farklı cins (kadın, erkek) insanın evlenerek oluşturduğu ve çocukların doğumuyla genişleyen yani karı, koca, çocuklar vb. kişilerle oluşturulan toplum içindeki bir bütündür diyebiliriz.
Aile kurumu, çocukların yetiştirilmesi, erken yaşta sosyalleştirme (aile üyelerine statü sağlama), sevgi ve ilgi sağlama, kültürün gelecek nesillere aktarma, ekonomik ve psikolojik tatmini fonksiyonlarını yerine getiren bir kurumdur. Aile, toplumsal ilişkilerde belirleyici rol oynamakta ve sosyal kişiliğin belirlenmesinde oldukça önemli bir kurumdur.
Fransız düşünür Durkheim aileyi altı kategoriye ayırır. Bunları; Totem aile, Anaerkil aile, Babaerkil aile, Pederi aile, Soy ailesi ve Modern aile olarak sınıflandırmıştır. Bu sınıflandırma dışında birçok sınıflandırma bulunmaktadır. Bunlar; köy ailesi, kasaba ailesi, kent ailesi, gecekondu ailesi; çekirdek aile, ataerkil aile, geçici geniş aile, parçalanmış aile vb.
Ekonomi kurumu, toplumda ürün ve hizmetlerin sağladığı kalıplaşmış sosyal davranışlardan oluşur. Sosyolojinin ilgilendiği de bu sosyal davranışlardır. Ekonomi kurumu toplumda belli bir bütünü oluşturmuş ve süreklilik kazanmış işlemler bütünüdür. Bu kurum kültürün önemli parçasını meydana getirir. Kurum malın üretimi, dağıtımı, tüketimi, ve değiş-tokuşuyla ilgili konuları ele alır.
Üretim: Mal ve hizmetlerin elde edilmesi ve çoğaltılmasıdır. Güdülen amaç sosyal faydayı sağlamaktır.
Dağıtım: Üretilen mal ve hizmetlerin toplumun değişik üye ve kesimlerine ulaşmasını sağlayan ünitedir.
Tüketim: Toplumsal isteklere göre şekillenen tutum ve davranıştır.
Değiş-Tokuş: Bir malı verip yerine başka bir malı alma işidir.
Din manevi düşünceye dayalı toplumsal bir kurumdur. Bu kurum kişilerin Tanrı ile ilişki kurma gereksinimlerini karşılar. Ayrıca din, bireylerin maddi ve manevi açıdan çevrelerini algılama sistemidir. Din kurumu insanları birleştirici işleve sahiptir.
Din sadece sosyolojiyi ilgilendiren bir kurum değildir. Din diğer bilim dallarıyla da iç içedir. Din sosyolojisi, toplumsal ilişkilerde dinsel sorunları ele alan bir sosyoloji dalıdır.3 Yani dinin toplum, toplumun din üzerindeki etkilerini araştıran, aralarındaki ilişkileri inceleyen bilim dalıdır.
Dinin sosyal işlevi toplumlara sosyal kimlik belirlenmesidir. Bu nedenle pek çok toplum kendini din ile tanımlamaktadır. Birçok toplumun önemli sorunu olan toplum çatışmasını bir nebze önleyen bir kurumdur. Yani dini kontrol ve denetleme mekanizması olarak görebiliriz.
Siyaset Kurumu, devletin kamu düzenini sağlama, ülke ve insan yönetimini gerçekleştirme görevini yerine getiren bir kurumdur. Siyaset kurumunun ortaya çıkmasının temel nedeni insanların toplu halde yaşamaları ve birbirlerine ihtiyaç duyarak varlıklarını sürdürmeleridir. Bireyler birbirlerine ihtiyaç duymaksızın varlıklarını sürdürebilselerdi siyasetten bahsedilemeyebilirdi.
Sosyoloji, siyaseti sosyal kurum ve bilimsel bir yöntem olarak ele alır. Siyaset kurumu; siyasal kurumların kuruluşu, işleyişi, gelişimi, amaçları ve aralarındaki ilişkileri ele alır ve inceler. Siyasette bir taraftan çatışan fikirler, farklı istekler ve birbirine zıt çıkarlar bulunmaktadır. Diğer taraftan insanlar ortak kurallar çerçevesinde barış içerisinde yaşamaya, işbirliği yapmaya ve uzlaşmaya çalışırlar.3
Eğitim, bireylerin davranışlarında, kendi yaşantıları yoluyla ve bilerek istenilen yönde değişme meydana getirme sürecidir. Bireyin kendi davranışlarını istenilen yönde değiştirmesi amaçlanmaktadır. Eğitim, bireyleri toplumsal hayata hazırlayan ve bazı yöntemlerle toplum tarafından yetiştirme faaliyetleri olarak da görülebilir.
Eğitim Kurumu, toplumsal bir kurumdur ve toplumda gerçekleşen eğitimin toplumsal temellerini inceleyen bilim dalıdır. Sosyal açıdan eğitim, sosyalleşmenin bir görünümü ve bir şekli olarak görülebilir. Eğitim toplumdaki bireylerin veya grupların toplumdaki başka kişilerin kişilik gelişimini olumlu yönde etkileme için yapılan sosyal faaliyetlerdir.
Eğitim toplumun ihtiyaçlarına göre biçimlendirerek verilir. Eğitimi iki ana başlık altında inceleyebiliriz.
Amaçlı, önceden hazırlanmış program çerçevesinde planlı olarak yapılan ve öğretmen yardımıyla yapılan eğitimdir.
Amaçlı, bilinçli ve planlı olmayan hayat içinde kendiliğinden gözlem ve taklitle oluşan öğrenme yöntemidir.
Boş zaman, dolu olmayan, serbest olunan zaman dilimidir. Bireyler bu boş zamanı dinlenerek, kitap okuyarak, resim çizerek, toplum içerisine karışarak (gezerek) değerlendirirler.
İnsanların boş zamanını değerlendirmesi zorunlu ve önemli bir durumdur. Çünkü boş zamanını verimli bir şekilde kullanan bir birey topluma faydalı işler yapabilmektedir. Boş zamanda topluma fayda sağlayamanın sadece bilgi toplamak ve bilgi üretmek olduğunu düşünmek yanlış olur. Birey boş zamanını daha pozitif ve verimli (resim yapmak, spor yapmak, kitap okumak gibi) bir şekilde geçirerekte topluma faydalı olabilir.
Sosyoloji bu kurumların birbirleri arasındaki ilişkileri de incelenmektedir.
Orijinal kaynak: kurumlar sosyolojisi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page